1-8 Ekim 2009 IMF ve DB zirvesi karşıtı, anti-kapitalist direniş günleri sonuç bildirgesi

bildirge-01 (Small)7 Ekim günü, bizler İstanbul’u dört bir yandan kuşatırken IMF ve Dünya Bankası toplantılarının apar topar sona erdiğini duyduk. Güvernörlerin çalakalem yazdığı sözde İstanbul kararlarına karşılık biz yönetilemezler olarak kendi İsyanbul kararlarımızı ilan etmek için burada toplandık.

2009 yılı itibariyle önümüzdeki yıllar için küresel kapitalizmden çıkış yollarını gösteren ve özgürlükçü anti-kapitalist bir yaşam için önerdiğimiz ve gerekli altyapı hazırlıkları ile tüm toplumsal kesimlerde uygulanması için çalışmalarına başladığımız ekonomik ve sosyal programımızı açıklıyoruz. Programımız tüm yaşam alanlarımızı sömürgeleştirmiş olan kapitalist dünya sisteminin temellerini oymak için bir dizi direniş ve karşı mücadelelerden oluşmaktadır:

  • Tüm iş kollarında çalışanların patronların baskısından ve sömürüsünden kurtulmaları için işyerlerinde grev, işgal ve benzeri direnişler;
  • Fabrikalarda işçi özyönetimini gerçekleştirmeyi hedefleyen fabrika işgalleri;
  • Patronsuz işyerlerinin yaratılmasını hedefleyen kolektif dayanışma biçimleri ve işyeri işgalleri;
  • Tarımsal üretimin giderek büyük tohum tekellerinin denetimi altına girmesine ve tarımsal ürünlerin ekolojik bozulmasına karşı yerel tarımı ve permakültürü destekleyen küçük tarımcılığı arttıracak sendikal direnişler ve konfederel örgütlenmelerin yaratılması;
  • Yoksul köylülerin yoksullaşmalarına veya köylerinden topraklarından sürülmelerine yol açan tarım politikalarına karşı toprak işgalleri ve toprağın kolektifleştirilmesi;
  • Otonom belediyelerin ve özyönetimle yönetilen bölgelerin oluşturulması için işgal ve direniş hareketleri;
  • Evsizleştirmeye, soylulaştırmaya karşı her yerde bina ve kamusal alan işgalleri ve özgürleştirilen mekanlarda dayanışmacı kolektif yaşam alanlarının oluşturulması;
  • Doğayı sömürgeleştiren, sürekli tüketimi dayatan kapitalist üretime karşı, küçük yerel ölçekli alternatif üretim biçimlerinin geliştirilmesi;
  • Etnik, ulusal, kültürel ayrımlar ve düşmanlıklar yaratan sınırların kaldırılması için her türlü bireysel ve toplu göç hareketinin desteklenmesi; tüm insanların kardeşliğinin ve kapitalizme ve devletler sistemine karşı ortak mücadelelerinin vurgulanacağı “sınırlara hayır” şiarının yaygınlaştırılması;
  • Eğitimin ticarileştirilmesine, eğitimdeki sınıfsal ayrımcılığa ve eğitim alanındaki devlet baskısına son verilmesi için okullarda, üniversitelerde işgaller ve öğrenci konseylerinin kurulması, özgür okulların yaratılması, disiplinci eğitim sistemine son verilmesi;
  • Kültürün ve sanatın ticarileşmesine ve gösterileşmesine karşı her türlü propaganda ve sanat-sabotaj hareketini desteklemek, kendi özgür alanlarımızı yaratmak ve ezilenlerin karşı kültürünü ve sanatını çoğaltacak anti-profesyonel hareketler oluşturmak;
  • Kadınlara yönelik şiddete, cinsiyetçiliğe ve cinsiyet ayrımcılığına karşı giderek yükselen kadın mücadelesini güçlendirecek eylemler;
  • Cinsiyetçiliğe, cinsel kimlik tahakkümüne karşı, feminist mücadeleyle dayanışma içinde erkeklerin de artık üstlerine düşeni ortaya koymaya başlayacakları, kendi erkekliklerini ve maşizmi sorgulayacak bir karşı kültürün yaratılması;
  • Çocuklar ve gençler üstündeki yetişkin ve aile baskısına son verecek anti-otoriter kültürel değerlerin yaygınlaştırılması;
  • Transfobi ve homofobiye karşı, farklılıklarımızla varız diyebilmek için lezbiyen, gey, travesti, transeksüel, biseksüel bireylere yönelen dışlama, ayrımcılık ve şiddete karşı direniş eylemleri;
  • Devletlerin ve kapitalist çıkar gruplarının körüklediği savaşlara ve hayatlarımızı disiplin altında tutan militarizme karşı küresel savaş karşıtlığı seferberliği ve zorunlu ya da paralı her türlü askerliğin topyekün kaldırılması.

Yaşamın iktidarlar tarafından sömürgeleştirilmesine ve denetlenmesine karşı direnişlerin her yerde çoğaldığı bir çağda, direniş biçimleri de hayal gücünün, cesaretin ve dayanışmanın artmasıyla çeşitlilik kazanmaktadır. Bu nedenle tüm farklı toplumsal mücadeleler arasında yatay bağlar kurarak direnişleri ağsallaştırmak önümüzdeki yılların toplumsal hareketlerinin başlıca hedefi olacaktır.

Direnistanbul Yönetilemezler Komitesi

pdf olarak indir (sağ tık – kaydet)

sokak partisi-bu akşam! direnişin şenliği bitmek bilmiyor

hala bitmedi direniş haftası.  bu akşam (8 ekim)  saat 20.00’de taksim metro çıkışında toparlanıyoruz.  hep beraber direnişimizi kutlamak için,  hep beraber daha nice direnişlere demek icin bir sokak partisi yapıyoruz.
bandista çalacak biz oynayacaz,  sokaklar,  meydanlar bizim diyecez.
yiyeceğinizi içeceğinizi alın gelin!

IMF ve DB’ye karşı eylem gününden izlenimler: “Banka kurmanın yanında, banka camı kırmak ne ki?”

Türkiye’nin onurlu insanları, milyonları aç ve işsiz bırakan IMF ve Dünya Bankası’na Taksim’den meydan okudu. Sendika.Org muhabirleri Taksim’de, Gümüşsuyu’nda, Sıraselviler’de, İstiklal’de, Boğazkesen’de eylemleri, eylemcileri, polisi ve çevre halkının tepkilerini gözlemledi.

Toplumsal muhalefetin bütün renkleri saat 11.00 itibariyle Taksim’de toplanmaya başladı. DİSK, KESK, TMMOB, TTB, Halkevleri, Öğrenci Kolektifleri, ‘IMF ve Dünya Bankası Karşıtı Birlik’ bileşenleri, ÖDP-TKP-EMEP, Direnİstanbul, anarşistler, feministler…

Halk meydanda, sömürgeciler vadide
Somut toplumsal çelişkilerle bağ kuramayan marjinal bir zirve protestosu değildi meydandaki. Anti-emperyalist, anti-kapitalist sloganlar, pankartlar ve dövizler, çok abartılacak bir yanı olmasa da sınıf mücadelesinin güncel pratiklerinin içinden yükselen bir IMF-Dünya Bankası eleştirisini yansıtıyordu.

Alanda sadece “kadrolu eylemci” diye anılan tanıdık yüzler yoktu; grevdeki, direnişteki işçiler de alandaydı. Okmeydanı Hastanesi’nde Dev Sağlık-İş’e üye olarak sendikal örgütlenme ve güvenceli çalışma hakları için direnen taşeron sağlık işçileri; yaklaşık 300 gündür işleri için direnen Birleşik Metal-İş üyesi Sinter Metal işçileri; Nakliyat-İş’te örgütlenerek Arçelik’te Koç’a kafa tutan işçiler, Limter-İş’li tersane işçileri, eğitim emekçileri, hekimler, mühendisler, kamu emekçileri, üniversite öğrencileri…

IMF’siz, DB’siz bir dünya isteyen binlerce kişi sloganlarıyla, zirvenin gerçekleştiği Kongre Vadi’sine seslendi. IMF ve Dünya Bankası’nın kapısını beklemek ise İstanbul polisine düşmüştü. Alandan sloganlar yükselir, miting aracından konuşmalar yapılırken her an çatışma çıkma olasılığına kilitlenmiş basın emekçileri de Gezi Parkı’nın kıyısında dizilmiş ve pek çoğu objektiflerini polis barikatı ile eylemciler arasına sabitlemişti.

Saldırmaya programlanmış polisler

11.30 sularında kitleden Kongre Vadisi’ne yönelenler olunca polis anında gaz bombası tüfeklerini ateşledi. Ne bir uyarı duyuldu, ne de kitle ile polis barikatı arasında ciddi bir sürtüşme yaşandı. Anlaşılan polis sadece saldırmak üzerine kurulu bir plan yapmıştı ve eller tetikte bir bahane bekliyordu.

Dakikasında, alan gaz bulutu altında kaldı. Polis istisnasız alanın her yönüne gaz bombası atıyordu. Öyle ki eylemciler Gezi Parkı’na doğru geçince karakol polislerinin beklediği alana da gaz bombaları atılmaya başladı. Bu manzara karşısında polislerin de gözü yaşardı. Karakol polisleri bir yana eylemciler öteki yana çekilirken, bir gaz bulutu içinde önlerine gelene saldıran maskeli çevik kuvvet ekipleri parka girdi.

Bazı belediye görevlilerinin de yardımıyla, tek tek yakaladıkları eylemcilerin üzerine çullanarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait otobüse tıkan çeviklerden biri, fotoğrafını çektiğimizi görünce “Ne çekiyon …?” diye küfredip bağırarak bize yöneldi (Ne çekiyoruz? Fotoğraf çekiyoruz.). “Pavlov’un köpeği” gibi şartlanmış olacak ki, biz kartımızı gösterince o da arkadaşlarının yanına döndü.

Polis şaşkına döndü

Polis saldırısıyla başlayan ve Taksim çevresindeki cadde ve sokaklara yayılan çatışmalarda, eylemcilerin polise kök söktürdüğü, polisi afallattığı aşikardı.

Aynı anda farklı direniş biçimleri ile karşılaşan polis, ‘toplumsal olaylara müdahale aracı’ ve gaz bombaları kullanarak büyük bir terör yaratsa da protestoları bastırmayı başaramadı. Gerçekten de yılgınlık yok, direniş vardı.

Kimi eylemciler bir yerde birikerek sloganlar atıyor, kimileri yol kesip yürüyor, kimileri barikat kuruyor, kimileri molotof atıyor, kimileri sapanlarla, kimileri taşlarla direniyordu. Kent merkezlerindeki militan kitle eylemlerinin, yoksul mahallelerdeki korsan gösterilerin, basın açıklamalarının ve uluslararası zirve protestolarının toplam birikimi aynı öfke etrafında bir araya gelmişti.

Yol kesen kalabalık bir kitleyi kovalamaktan dönen polisler, elinde sloganlar yazılı bir döviz ve çiçeklerle şarkı söyleyerek sakin sakin üstlerine yürüyen misafir eylemciye yol veriyordu. Tek tek buldukları eylemcileri linç edercesine döven polisler, Sıraselviler girişinde sapanlarla bilye atan eylemcilerle karşılaşınca kalkanların altına saklanıyordu. Üstelik elini cebine koymuş çatışmayı seyreden onca kişi arasında polisin bu pısmış hali doğrusu seyre değerdi.

Sağlam bankanın kalmadığı ve saatlerce trafiğe kapalı kalan Sıraselviler Caddesi’nde de ilginç görüntüler açığa çıktı. 30-40 kişilik devrimci gruplar saksılardan ve çöp kutularından barikatlar kurup sloganlarla bir araya geliyor, pankart açıyor ve polis gelene kadar banka camlarıyla meşgul oluyordu. Daha sonra polis gelip gaz bombalarıyla saldırınca önce taş ve sapanla biraz oyalıyor daha sonra da çekilip caddenin bir başka noktasında birleşiyor. Polisin bir aşağı bir yukarı koşturduğu bu ‘oyun’ defarlarca tekrarlanıyor. Bu ‘oyun’ sıkmış olacak, polis caddeye zırhlı araçla girip bir sağa bir sola sürüyor. Direksiyon başındaki polis ya alkollü ya da içmesine gerek olmayan cinsten. Eylemciler ise sağlam köşelere çekilmiş bu aracı taşlıyor.

Eylemler karşısında afallama şuursuzca saldırıyı da tetikliyor ve bir ara Beyoğlu Polis Karakolu’nun önündeki polisler de yerlerini terk ediyor, Karakol kapısı boşalıyor. Polis, sonra “insan bile öldürür” dedikleri sapanları gerekçe göstererek havaya ateş açtı. Bu memlekette sapanla kaç kişi ölmüş, polis kurşunuyla kaç kişi ölmüş, onun hesabını polise ve medyaya bırakıyoruz. Polis bir ara da Taksim İlkyardım Hastanesi’nde acil bölümüne gaz sıktı. Bu olaylar üzerine İstanbul’un çiçeği burnunda Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın açıklamaları da dikkat çekiciydi. Çapkın “ilk defa zor kullandık” dedi. 1 Ekim’de Bilgi Üniversitesi önündeki protestoya saldırırken ne kullandıkları merak konusu. Çapkın ayrıca göstericilerin polise gaz bombası attığını da iddia etti.

Gözü yaşlı polisler, gaz bombasından etkilenip hastaneye kaldırılan polisler, eylemciler yerine kendi kendilerini kırmızıya boyayan polisler, yanından eylemciler geçerken şaşkın bakan polisler…

Banka kurmanın yanında, banka tahrip etmek ne ki?
Sıraselviler’de bankaların hali perişan. Eylemciler yalnızca camları kırmamış, içeri girip masa, sandalye ne varsa dışarı çıkarmış. Milyonları aç milyonları işsiz bırakan IMF-DB’nin toplantısına sponsor olan bankalar, milyonlarca emekçiyi kredi kartı tuzağına düşürüp haczeden bankalar, herkes yoksullaşırken kâr rekorları kıran bankalar eylemcilerin öfkesinden kurtulamıyor. Eylem tarzını doğru bulanlar da bulmayanlar da olabilir (ekstra tatil yapacak olan banka çalışanlarının bu eylemlerden memnun olmadığı söylenemez); ama pek çok televizyonun yaptığı gibi bankalara dönük saldırıları “esnafa saldırı” diye yutturmaya çalışmak özenli bir çarpıtmadan başka bir şey değil.

Sıraselviler’de bir ara gazdan göz gözü görmez oluyor ve Firuzağa’daki kahvelerin arkasına geçiyoruz. Esnaf ve bazı işçiler dükkanlarının kepenklerini indirmiş bekleşirken, kepengin önünde ortayaşlı iki eylemciyle konuştuklarını görüyoruz. Yüzleri beyaza boyanmış eylemciler içeridekilere sesleniyor: “Ya, korkmayın, açın kepenkleri. Gençler bankaları taşlıyor, size bir şey yapmazlar, emekçi adamsınız. IMF’yi protesto ediyor gençler.” Bunun üzerine içeridekiler, şüphelerini de gizlemeyen bakışlarla kepengi kaldırıyor. İçlerinden mavi tulumlu bir işçi, ne kadar inanarak söylediği tartışılır, “Doğru ya, bunlar da bizden, emekçi. Bize bir şey yapmazlar” diyerek dışarı çıkıyor (Hani uydursan kötü bir senaryo olur ama olay aynen böyle yaşandı).

Ne olursa olsun, Tophane’de AKP İrtibat Bürosu’nda üslenen faşist timlerin organize saldırısı dışında, doğrudan eylemlecileri hedef alan “vatandaş tepkisi” ile karşılaşmıyoruz. Olayları yalnızca seyredenlerin, polisi, özellikle de gaz bombası atması ve yakaladığı eylemcileri linç edercesine dövmesi nedeniyle eleştirdiği pek çok örnekle karşılaşıyoruz. Bunda polisin ayrım gözetmeyen saldırısı ile eylemcilerin ayrım gözeten “saldırısı”nın rolü büyük.

Gaz bulutunun çekildiği bir anı fırsat bilip ilerliyoruz, 20 metre yukarıda yeniden çatışma, yeniden gaz bombaları. İşyerlerinden biri polisin kapıları kapayın uyarılarına kulak asmadan bizi başka gazete ve televizyonlardan 6-7 basın emekçisi ile birlikte içeri alıyor. İşyeri sahibi önce kızıyor, “IMF’yi protesto ederler, sonra da AKP’ye oy verirler” diye. Bir kameraman itiraz edince “E abi, yüzde 47 nereden geldi o zaman” diyor. Sonra kameramanlardan biri, “Allah’tan bu gençler var da ses çıkarıyorlar. İş yok güç yok, anamızı ağlattılar” diyor. İşyeri sahibi dahil herkes onaylıyor, biz de “solcuların içine düştük” diye seviniyoruz. Gaz koridora kadar girince salona geçip televizyon izlemeye başlıyoruz. Tayyip Erdoğan zirvede konuşma yapıyor. Danışmanları yazmış, o okuyor.

İşte neoliberal demokrasi

Zirvede, danışmanları tarafından önceden hazırlanmış metni şeffaf ekranlardan okuyan büyük hatip Tayyip Erdoğan, “dışarıdaki sese kulak verin” derken dışarıda olan bitenden bihaberdi. Kendisi hakkında da pek iyi şeyler duymadık hani; elin gavuru Tayyip Erdoğan’a sövüldüğünü dinleyince Erdoğna’ın eline ne geçecek ki? Hatta Erdoğan, okuduğu metnin birkaç gün önce söyledikleriyle çelişiyor olduğunun da farkında değil gibiydi. O, protestolar için belirli alanlar belirlediklerini ancak IMF ve DB çalışmalarının bunlardan etkilenmeyeceğini söylemişti. Yani “it ürür kervan yürürdü”; işte neoliberal demokrasi.

İşte direniş
Neoliberal demokrasi emekçilerin sesini kısmak için bugün İstanbul’u bir kez daha savaş alanına çevirdi. Yüzlerce kişiyi yaraladı. Onlarca kişiyi gözaltına aldı. Bir can aldı. Yalnız yakalanan eylemcileri AKP’li faşistler eşliğinde linç etti. Ama bu terör emekçilerin sesini boğmaya yetmedi. Sömürgecilerin imaj tazeleme çabası tutmadı, eylemler sırasında otellerinde “mahsur” kalan hatta gazdan nasiplenen IMF-DB memurları hiçbir suçları yokmuş gibi ellerini kollarını sallaya sallaya gezemeyeceklerini ve onlar emeğe saldırırken emekçilerin ellerinin de armut toplamayacağını gördü…

Kaynak : Sendika.Org

Eylemden Videolar

http://www.haber7.com/haber/20091006/TVye-gerek-yok-Taksim-savasini-IZLE.php

Eylemden Kareler

http://www.sendika.org/fotogaleri/2009-10-06/

http://www.atilimhaber.org/haberler/2009/10/05/Antiemperyalistler_Kongre_Vadisi_ni_kusatacak_fotolari.html

IMF ve Dünya Bankası’nın Telefonlarını Kitleyelim!

Contact Security
– Joint Secretariat Security       391-3173
– Lost ID Badges                          391-3173
– Lost and Found                         391-5831
– Police (ICC)                                391-5831

2009 BANK/FUND ANNUAL MEETINGS FREQUENTLY CALLED TELEPHONE NUMBERS
Bank/Fund Conferences Center,
Assistance Secretary:
– for Conferences               Alice Yeo                        391-3079
– Conferences Officer        Gary Wackernah          391-3079
– Conferences Officer        Heather Henderson    391-3175
– Projects Officer                Rodica Reidel               391-3430

* Audio Visual Services                                             391-3183

* Banking Services                                                     391-5843

* Civil Society Organization (CSO) Center            391-3513

* Communications                                                     391-3079

* Copy Center                                                              391-3028

* Documents and Records                                        391-3359

* Documents Center                                                   391-3343

* Finance                                                                      391-3181

* Hospitality/ Tour Desks                                        391-5830

* Human Resources                                                  391-3030

* Information Desks                                                 391-3901/2

* Language Services                                                  391-3278

* Medical Center                                                        391-5859

* Meeting Room Services                                        391-3436

* Office Arrangements                                             391-3430

* Postal/ Courier Service Desk                               391-5836

* Press Center
– Bank                                                                          391-3153
– Fund                                                                          391-3151
– Istanbul 2009                                                          391-5857

* Procurement                                                           391-3171

* Program of Seminars                                            391-3650

* Publications and Display
– Bank                                                                         391-3549
– Fund                                                                         391-3548
– External                                                                   391-3549

* Registration Desks
– Delegations, Observers, Staff                              391-3475
– Press                                                                         391-3357

* Registration, Hotels and Credentials                391-3588

* Security and Local Transportation                    391-3173

* Shipping                                                                  391-3430

* Shuttle Bus Service Information                        391-5834

* Social Events                                                          391-3175

* Supplies for Offices                                               391-3142

* Special Guests and Visitors                                 391-3645

* Technology and Services Help Desk                 391-3353

* Transportation                                                      391-3145

* Telephone Arrangements                                   391-3000

Direnistanbul: Avcılar’da IMF/DB’ye Karşı Yürüyüş

Avcılar (02.10.2009) – Direnistanbul Koordinasyonu bu akşam saat 19:00’da Avcılar Marmara caddesi üzerinde Eğitim-Sen’den kimi üyelerin desteğiyle bir yürüyüş gerçekleştirdi. Polis amcaların cadde girişinde arama yapma talebinin bertaraf edilmesiyle başlayan yürüyüş sloganlarla Marmara Caddesi boyunca bildiriler dağıtarak sürdü. Daha sonra aynı istikametten geri dönülerek eylem sona erdi.

Fotolar gelecek…

Direnİstanbul küresel eyleme çağırdı

İSTANBUL (02.10.2009)- Direnİstanbul üyeleri IMF vadisinde eylem yaptı, emperyalistlere karşı küresel direnişe çağırdı.

Taksim PTT Şubesi önünde toplanan 100’ü aşkın Direnİstanbul üyesi “Kapitalizm ekolojik yıkımdır” yazılı pankart açtı, sloganlarla IMF vadisine yürüdü. “Milyonlar aç, işgal altında yaşasın küresel ayaklanma” diye haykıran çevrecilere polis barikat kurdu, emperyalist haydutları korudu. IMF karşıtları barikatlara karşı yolu kapattı, Taksim Meydanı’na yürüdü basın açıklaması yaptı.

Eylem boyunca “Milyonlar aç işgal altında yaşasın küresel ayaklanma”, “Direne direne kazanacağız”, “A, anti, antikapitalisttiz”, “Eylemciye değil IMF’ye barikat” sloganları atıldı.

Kaynak: Atılım

2 Ekim: Kapitalizmin ekolojik tahribatına karşı küresel direniş eylemi

Kapitalizmin IMF/DB/DTÖ/çok-uluslu şirketler vs. gibi örgütler aracılığıyla yarattığı çevresel ve ekolojik tahribatlara karşı mücadele eden tüm dostlara çağrımızdır.
IMF ve Dünya Bankasının 28 Eylül – 7 Ekim arasında İstanbul’da gerçekleştirdiği yıllık toplantılarını protesto etmek için 2 Ekim Cuma gününü kapitalizmin ekolojik tahribatlarına karşı küresel direniş günü ilan ediyoruz. Çevre için, doğa için ve diğer canlı türleri için mücadele eden herkesi saat 15:00’te Taksim Meydanı PTT önünde bekliyoruz. Bisikletlerimizle, skate boardlarımızla, patenlerimizle, ayakkabılarımızla, müziğimizle ve gürültü çıkaracak herşeyimizle hep beraber Kongre vadisine yürüyoruz.
Tarih: 2 Ekim 2009 Cuma
Saat: 15:00
Yer: Taksim meydanı PTT önü

IMF, “çık dışarı oynayalım”

IMF ve Dünya Bankası Karşılama Komitesi (Direnistanbul) protesto gösterisi düzenledi

‘Çık dışarıya oynayalım’
Açıklamada “Burada olmamızın bir başka nedeni IMF ve Dünya Bankası’nın öngördüğü ‘toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeden payımızı istemek’” denildi.

“IMF ve Dünya Bankası Karşılama Komitesi (Direnistanbul)” adıyla dün bir araya gelen kadın, eşcinsel ve transeksüellerden oluşan bir grup, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın 6-7 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştireceği yıllık toplantısı öncesinde “IMF ve Dünya Bankası’na Hoş Geldin (!)” yürüyüşü düzenledi. Grup üyeleri, IMF ve Dünya Bankası’ndan “toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeden pay” ayrılmasını istediler.

‘IMF bize para ver’
Taksim tramvay durağında dün bir araya gelen grup üyeleri, toplantının yapılacağı Harbiye’deki Kongre Vadisi’ne yürümek istedi. Güvenlik güçlerinin yürüyüşe izin vermemesi üzerine grup üyeleri, “IMF bize de para ver”, “Kadınım, IMF’siz yokum”, “Eşcinselim, IMF’siz yokum” dövizleri açtı, “IMF bize para ver” sloganları attı. Tencere kapağı ve çeşitli enstrümanlar ve düdükler çalan grup üyeleri, basın açıklamasını tramvay durağında gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan Evrim Asutay, “Çağdışı kalmış bir zihniyetin ürünü olan cinsiyete dayalı ayrımcılığın ekonominin işleyişine verdiği zararları gören IMF, bunu çok kısa süre içinde tarihe gömmeye kararlı. ‘Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe’nin hedef kitlesi olan biz kadınlar, eşcinseller, transeksüeller ve kendilerine dayatılan cinsel rolleri reddeden bireyler olarak diyoruz ki: IMF bize para ver” diye konuştu.

‘Amaçları sistemi sürdürmek’
IMF ve Dünya Bankası’nın amacının eşitlikçi ve adil bir dünya yaratmak olmadığına dikkat çeken Asutay, “Amaçlarının, bizleri köleleştiren, ezen, hak taleplerimizi ‘rahatsız edici bir gürültü’ olarak gören bu sistemi, ne pahasına olursa olsun sürdürmek olduğunu görüyoruz. ‘IMF, papucu yarım, çık dışarıya oynayalım!’ diyerek katılıyoruz. Direnişin şenlikli günlerinde, uluslararası dayanışması yükseltmek umuduyla.”

Grup üyeleri, daha sonra “Kapitalizmin ekolojik tahribatına karşı küresel direniş (!)”, “Kapitalizmi tarihe gömelim” yazılı bildiriler dağıttı.

Kaynak: Cumhuriyet

“IMF’ye geçit verme” çağrısı her yerde

KARTAL /ANTAKYA (28.09.2009)- ESP, 6-7 Ekim’de İstanbul’da toplanacak olan IMF-Dünya Bankası toplantılarına karşı “IMF’ye isyan” çağrısını sürdürüyor. Yaptığı çalışmalarla IMF’nin gerçek yüzünü halka anlatıyor, IMF-DB toplantılarını yaptırmayacaklarını haykırıyor.

Tuzla ESP, IMF-DB haydutlarının İstanbul’daki toplantısını protesto etmeleri için havza emekçilerine çağrı yapıyor. 27 Eylül cumartesi günü, Tuzla İçmeler’de “IMF’ye geçit verme” çadırı kuran ESP’liler, bildiri, afiş ve pankartlarıyla IMF’nin gerçek yüzünü Tuzla emekçilerine anlattılar. Pazarın girişine kurulan çadır yoğun ilgiyle karşılandı. Çadıra “İşsizliğin, açlığın, yoksulluğun sorumlusu IMF’ye İstanbul’u daredeceğiz” pankartını asan ESP’liler, duvarlara astıkları dövizlerle de IMF’yi teşhir ettiler. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde bildiri dağıtımı yapan ESP’liler, IMF-DB toplantılarını yaptırmamak için halka mücadele çağrısı yaptı. Ayrıca çatkapı ev ziyaretleriyle gazetemizin satışını gerçekleştirdiler.

Emperyalistlere ve işbirlikçilerine geçit yok

6-7 Ekim’de İstanbul’da toplanacak olan IMF ve Dünya Bankası toplantısına karşı Antakya’dan da tepkiler yükselmeye başladı.

Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Ulus alanında yaptığı eylemde, IMF ve Dünya Bankası’na geçit verilmeyeceği ifade etti. ESP adına konuşan Tuncay Yıldız, emperyalist-kapitalist sermaye kurumlarının, krizin bedelini emekçilere yüklemek için yeni politikaları tartışacağı bu toplantıyı yaptırmayacaklarını söyledi. Tuncay, emperyalist işbirlikçilerinin ülkenin bütün zenginliklerini yabancı tekellere peşkeş çektiğini de söyledi. Emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı mücadele çağrısı yaptı.

Kaynak: Atılım

Küresel Katiller İstanbul’ da

Küresel Katiller İstanbul’ da

Kapitalist Talana Karşı Düşlerimiz Eyleme

Yerkürenin en arsız yalancıları, küresel kapitalizmin tahsilât memurları yaşadığımız topraklarda!

Yok oluşun mimarı I-M-F ve yoksulluğun yayıcısı Dünya Bankası, İstanbul’da yedi milyar insan evladı için neo-liberal intihar deneyini yeniden pazarlayacak.

Çoktan tamamlanmış hesapların, hijyenik pazarlıkların, trilyon dolarlık senaryoların hazır tutulduğu bond çantalar ve yeni nesil laptoplarla kongrecilik oynamaya geliyorlar. Tezgâh hazır: Dünyanın sonsuz krizi kapitalizmi, battığı bok çukurundan çıkarmak, bunu da yeryüzünün hayrına bir işmiş gibi satmak. Kapitalist talancılar, vizyon ve stil tazelemek istiyorlar. Bunun için birer hayırsever gibi, suratlarında afili bir tebessümle, kan bulaşmış elleri ceplerinde, yaşamlarımızı talan etmeye geliyorlar.

Yerel iktidar sahipleri, küresel katilleri ellerini ovuşturarak karşılıyorlar. Şirketleri çekebilmek için dağlarımızı düzlediler, ormanlarımızı kestiler, nehirlerimizi, yollarımızı değiştirdiler. Evlerimizi yıktılar. Binlerce insani evsiz bırakacak kentleri talan edecek dönüşüm projeleri geliştirdiler. Yaşamı, doğayı nükleer çöpleriyle çürüttüler. Nükleer ölüm santralleri için güneşin en güzel parladığı, denizin en mavi olduğu yerleri şirketlerin aç gözlü katillerine verdiler. Az değil, uzun erimli tam 12 nükleer santral projesi için binlerce insanın kanserle zehirlenmesini ağababalarından esirgemediler. Radyasyon sağlığa iyi gelir dediler, ölüm fındıklarını paylaştılar. İnsanları tüm doğal tatları unutturacak, genetiği değiştirilmiş kendileri kadar çirkin tohumları topraklarımıza buyur ettiler. Ölülere altın taktılar. Krizleri teğet geçtiler. Her 1 dakikada 5 yaşın altında 12 çocuğu öldüren bir düzenin, yaşamlarımızı bizden çalan kapitalizmin simsarları geliyor! Daha fazla ölüm, açlık yoksulluk ve ekolojik yıkım için geliyorlar. Ekranlarda marifetlerini, iğreti cümlelerle dizi aralarına sıkıştırdıkları icraatın içinden ve gülerek anlattılar. Tüm bunlar kendilerinin ve onların şirketleri için. Varlığımızı kapitalizmin varlığına kurban etmek için.

Gelsinler! Ve o iğrenç tebessümleriyle karşımızda dursunlar. Biz burada ve her yerdeyiz. Yeryüzünü sonuna kadar talan etmeyi kafasına takmış Yalan İmparatorluğu’na karşı, yaşamlarımızı ellerimize almak için bütün öfkemizle İstanbul’dayız.

İsyan Devrim Anarşi

Ankara Anarşi İnisiyatifi

anakaraanarsi@gmail.com

imf_afis1_black